3 Ekim 2011 Pazartesi

chicago'da ne yapılır



bunu daha önce kaç kez yadım bilmiyorum ama chicago'ya mutlaka tekrar gideceğim. ve tabii ki yaz mevsiminde, her chicago çok güzel dediğim kişi ama kışları çok soğuk olurla başladı cümlesine. bir hikmeti var demek ki. biz chicago da pek gezemedik, gerek yol yorgunluğu, gerek bilinçsizce kendimizi new york yerine chicago'da bulmuş olmamız bizi resmen sersemletti ve sanki chicago'da ne yapılır diye şöyle bir baktık ve şehirden ayrıldık. ilk günü saymazsak zaten 2 gün geçirdik burada, yarım günü de iş için ayırınca geriye gezmek için sadece 1,5 gün kaldı. sadece chicago için 1 hafta belki uzun bir tatil süresidir ama yapılacak kesinlikle çok şey var.



bana göre caddeler ve özellikle de binaların tamamı görülmeye değer, mimari açıdan  oldukça önemli bir kent chicago. chicago architecture fountain (şikago mimari vakfı) tarafından bu özelliği canlı tutulmaya çalışılıyor. gönüllü uzman mimarlar tarafından bir çok gezi düzenleniyor, isterseniz fotoğraftaki gibi tekneyle, ya da yayan veya otobüsle turlar düzenleniyor. zaman darlığından bunların birine katılamadık ama şu tekne turu çok içimde kaldı. her bir binanın ayrı bir hikayesi var, kimilerinin seyir terasları mevcut. john hancock observatory ve tabi ki sears tower en populerleri . chicago'da mimari geziler yapabilir, tüm zamanınızı ağzınız açık havaya bakarak geçirebilirsiniz, gördüklerinizin oldukça heyecan verici olacağını garanti edebilirim.


tabii ki tiyatrolar mevcut ancak önceden rezervasyon yaptırmanız yararınıza olur. çünkü ücretler türkiyedeki gibi ucuz değil. chicago "blues brothers" dan gördüğümüz kadarıyla jazz ve zenci mekanıydı aynı zamanda, şehrin genelinde jazz clubleri mevcut, ayrıca bazı kiliselerde pazar ayininden sonra jazz dinletileri yapılıyor. biz oradaykan john hancock ın karşısındaki fourth presbyterian church de pazar öğleden sonra 4 te vardı. marina city buildinglerin orada büyük bir jazz club vardı ve bir de east hubbard street te küçük bir mekan vardı. kapısında sadece live jazz yazıyor ve günlük değişen bir programları var, her gün enteresan insanlar ve güzel müzik var.




michigan avenue ve columbus drive en meşhur caddeleri, michigan avede bir çok alışveriş merkezi ve mağazalar bulunuyor. ve tabii ki yol boyunca sıralanmış muhteşem gökdelenler. columbus drive ın kuzey tarafı biraz daha otel ve iş merkezi ağırlıklı, güneyi ise grant park. şehrin güney tarafında oldukça büyük bir yer kaplayan grant park yer alıyor.




en populer yer park içinde garip bir heykel bulunan millenium park, gidip önünde fotoğraf çekilin. yaz boyunca millenium parkta çeşitli ücretsiz konserler ve etkinlikler oluyor, isterseniz onlara katılabilirsiniz, ya da saat farkı yüzünden akşamları 8 de uyuyabilirsiniz. millenium parkın devamında buckingham fountain ve museum campus var. bu kampüsün içindeki müzeleri ve akvaryumu gezebilirsiniz. biz müze tercihimizi chicago art museum dan yana kullandık ki, bu da yine millenium park ın az ilerisinde. akşam üzerleri grant parkın kenarındaki chicago yacht club un orada çimlere yayılıp gölü ve spor yapanları izleyebilirsiniz. ama bence chicago da akşam üzeri yapılacak en güzel şey nehir kenarında bir yerlerde oturup bir şeyler içmek. gündüz de hayatınız da hiç deniz, göl falan görmemişseniz michigan gölüne girebilirsiniz. itiraf edeyim bir yıl boyunca hiç türkiye ye gelmeden orada yaşasam ben de girerdim, ayaklarımı sokmak da aklımdan geçmedi değil ama yapmadım. zaten ertesi gün miami ye gidecektim, mis gibi okyanus varken göl de neymiş.



nehir kenarında, columbus dr ile michigan ave arasında kalan alanda dışardan bakınca zar zor görünen bir mekan var. herhalde en sevdiğimiz yer burası oldu chicagoda. looser bir eleman müzik yapıyor bir yandan, buz gibi bira nehir manzarası... akşam üzerleri karanlık olana kadar burada oturduk 2 gün boyunca. isteyenler için yiyecek falan da var, ha bir de hem içki hem de sigara içilebilen nadir mekanlardan biri. malum amerikada bir çok yerde, park bahçe ve hatta bazı sokaklarda sigara içmek yasak. her akşam üzeri buraya yayılıp uykusuzluktan sersemlemiş kafamızı biraz da birayla sersemletip mutlu mesut otelimize döndük.

bir de yazmayı unuttuğum navy pier diye bir yer var, deniz kenarı eğlence merkezi diyebiliriz buraya. içinde lunapark var, çocuklar için eğlence merkezi ve müze, sirk ve barlar, restoranlar var. önce bir yürüyüp piyasa yapıyorsun, sonra da bir yere oturup bir şeyler içiyorsun. vakit öldürmelik bir yer.

bizim için 3 gün chicago az geldi, kesinlikle bir kez daha gitmek lazım, daha geniş geniş gezmek lazım. bir de bu posttan sonra çok etkilendiğimiz chicago art institute yi unutmadan yazmak lazım. o meşhur windy chicagoyla karşılaşmadığımızdan ne kadar çok kar yağdığını hayal edemedik. ama yine de siz uyarılara kulak asın ve yazın gidin chicagoya.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder