25 Temmuz 2012 Çarşamba

acıbadem çöpçü



henüz açılalı bir hafta olmuş ya da olmamışken taze taze yazayım dedim yeni çöpşiş zinciri çöpçüyü. daha önce anadolu yakasının muhtelif yerlerinde olduğunu bildiğim halde gitmeye üşenmiştim, biraz da tereddüt etmiştim güzel olmaz diye. bu hafta mahallemize açılınca doğurmadan bir gideyim, bir daha kim bilir ne zaman dışarı çıkabilirim diyerekten ( bu lafı sürekli kullanıyorum ve kim bilir kaçıncı kez dışarı bu kesin son çıkışım diye çıktım. ) çöpçünün yolunu tuttuk.

mekan acıbadem caddesi üzerinde eski krispy kreme'in yerine açıldı, çok kısa sürede dekorasyonu tamamlayıp açılışı yaptılar. ben artık tüm enerjimi evden çıkış ve eve girişe harcadığımdan restoranın içinde dolanamadım, ocakları falan nasıl göremedim. menüde, çöpşiş, köfte ve sucuk var. çöpşişin yanında salatayı ikram olarak getiriyorlar. gerçekten taze bir roka salatası geldi. ayran, ortaklarda alışık olduğumuzun tersine kapalı yani hazır ayran olarak geliyor.


gelelim lezzete, etler ne lezzetli ne de lezzetsizdi. bana göre biraz sert ve kuruydular, e zincir restoran olunca çok anormal bir durum değil bu. az ötede çanakta çok daha iyi çöpşiş yiyebilirsiniz, ama konsept farklı sonuçta. ancak yanında gelen garnitür hakikaten güzeldi, közlenmiş soğan şeker gibiydi, domates ve biber de keza, mevsimi olduğundan mıdır en çok onlar hoşuma gitti. menülerinde 3 çeşit de tatlı bulunuyor, cevizli baklava, kadayıf ve lokma. lokmayı görünce heveslenmiştim bayağı ama maalesef yokmuş o saatte. hamilelerin gözünün önüne lokma resmi koyup vermemek olmaz. dediğim gibi etin kalitesine ve pişirilmesine biraz daha özen gösterilebilir, nitekim fiyatlar ucuz değil. daha önce çinede köfteci zengin yazısı da yazmıştım, ama en güzel çöpşiş eskiden ortaklarda olurdu şimdi de otobandan dolayı söke yolunda.

tekrar gider miyim, muhtemelen sıklıkla giderim, eve yakın olduğundan, hızlı servis olduğundan ve çöp şiş de sevdiğimiz bir yemek olduğundan burayı sık sık ziyaret ederiz. söylemeyi unuttum mekan küçük olmasına rağmen bol miktarda servis görevlisi çalışıyordu biz gittiğimizde, umarım öyle devam eder.

12 Temmuz 2012 Perşembe

şile artane balık



eskiden denizden babam çıksa yerim diyen ben, hamilelik boyunca pişmiş balık kokusundan tiksindim ve evde bir kez bile olsa balık pişirilmesine tahammül edemedim. ilk aylarda marketlerin balık reyonlarının önlerinden bile geçemezken sonradan bu tiksinti biraz daha hafifledi ve ancak ayda bir deniz kenarında falan bir balıkçıda ızgara bir şeyler yiyebilir hale geldim.

haziran sonunda bir öğlen " hadi şileye gidip, balık yiyelim " dedikten yaklaşık 45 dakika sonra şileye vardık. eskiden şilede sürekli papalina balıkta yerdik ama benim karnım büyüdükçe durum değişti minimum hareket, temiz tuvalet daha önceliğimiz oldu. o yüzden bu sefer papalinayı es geçip balıkçıların ön tarafındaki artene balık a oturduk. gitmeden önce mekanla ilgili herhangi bir fikrimiz yoktu, koltukları rahat görünüyordu, 3-5 masa da insan vardı sadece.

orta boy bir deniz levreği sipariş verdik ve ızgara yapılmasını beklemeye başladık. restoranın konumu gğzeli deniz kenarında, haftaiçi öğlen olmasından dolayı da önünden ne araba ne de insan geçiyordu. salatası tazeydi, garson ihtiyaç duyduğumuzda yakındaydı gel gelelim balık, sanki hayatında daha önce hiç balık pişirmemiş biri tarafından pişirilmişti. kupkuruydu. dışı öyle bir kabuk bağlamıştı ki, yenecek eti neredeyse yok denecek kadar az kalmıştı. sanırım anca hamsi tava yapabilecek yetkinlikte bir ahçıları var. bir daha gideceğimi hiç sanmam, güzelim levrek masaya gelene kadar mahvolmuştu.

allahtan dönüşte trafik yoktu, midem bulanmadı...

kısa bir durum güncelllemesi


temmuzun neredeyse ortası geldi, doğuma çok az kaldı, havalar çok sıcak. durumun özel hali budur. artık hiçbir yere çıkamıyorum maalesef, sosyal hayatım hastaneye gitmekten ibaret. bir de sağ olsun eve gelen arkadaşlardan. onlar da genellikle benim halimden korkup kısa süre oturup kaçıyorlar. artık hiçbir şey yapmadan evde oturma zamanı, sadece 2 gün yalnızım, sonrasında ev kalabalıklaşacak. doğumdan sonra çok çok daha kalabalık olacağız. o yüzden şu günlerde bloga yeni yazı eklemem lazım. son zamanlarda maalesef mahalleden pek uzaklaşamadık, yazacağım mekanlar genellikle koşuyolu - acıbadem hattında ve hatta hep aynı yerlere gittik ama yine de yazmalı bir şeyler...

13 Nisan 2012 Cuma

Yeniden...



Neredeyse 4 ay olmus yeni bir yazi yazmayali, bahar gelmis istanbula, erguvanlar acmis...
Benim karnimda kelebekler ucusuyor, kelebek denemez gerci artik onlara kocaman oldular. :)) uzunca bir sure evden disari cikamadim, su aralar da kisitli cikabiliyorum ama gundemimiz bambaska, agustosa dogru 2 kisilik evimiz senlenecek, bir anda dort kisilik bir macera baslayacak bizim icin. Butun bu heyecan, bekleyis onlar icin.
Cok sey degistirdiler benim hayatimda, zevk icin yemek yemeyi unuttum neredeyse, sadece beslenmek icin yiyorum epeydir. En sevdigim sey olan baliktan tiksindim, baharatlarla, aciyla ve tabi ki sarkuteri ile bagimi kestim bir sureligine. Kirmizi et, sebze, meyve ve sut urunleri yiyorum sadece. Dolayisiyla restoran ziyaretlerimiz de azaldi epeyce.
Birikmis yazilari toparlamak lazim bundan sonra, 2013 yazina kadar yeni tatil olmayacak gibi gorunuyor, zaten tatil konseptimiz de tamamen degisecek sanirim. Bir sure sadece yazlikci takilacagiz artik.
Yukaridaki foto, dun sabah kosuyolu kirpi cafe de cekildi, hakkinda uzun bir yaziyi hakeden bir yer, bizim mahallemizin mekani, mudavimi sayilabilecegimiz bir yer...




Sent from my iPad